top of page

Neden İyileşme(me)liyiz: Devamı#2

  • Yazarın fotoğrafı: Sbazel
    Sbazel
  • 6 Oca 2023
  • 2 dakikada okunur



Solda resmini gördüğünüz kişi: Paracelsus, 16. yüzyıl Alman hekim, filozof ve alkemisti.


Bir gün öğrencileri ile otururken öğrencilerinin arasından biri ona ilginç bir soru soruyor.

Peki Doctor(Paracelsus), hastalarınız için farklı bileşiklerden(bitki ve organik bileşik gibi), farklı miktarda ilaç hazırlıyorsunuz; İlaçlar iyi geliyorsa, çabuk iyileşmek için neden dozu artırmıyorsunuz? Paracelsus, memnun bir ifade ile öğrencilerine şöyle bir bakıyor ve şunları diyor. "Her madde zehirdir, zehiri ilaç yapan dozudur." ve şunları ekliyor, "Hiçbir canlı yalnızca dış hekimin çabalarıyla var olmaz, dış hekim iç hekime sadece yardım edebilir."



-Bana göre bu sözleriyle "neoholistik tıbbın" babasıdır.


Peki önceki yazımda bahsettiğim Platon gibi; burayı okuyan herkesle beraber soruyorum soruları, inceliyorum. Paracelsus'u bunu düşünmeye ve bulmaya iten şeyler neydi?. Bulma derken kendisi modern tıbbın oluşmasında çok önemli bir rol oluyor ve bir sürü buluşu var.


İç hekim neydi? Peki, içe geçmeden hekim neydi?

Arapçaḥkm kökünden gelen ḥakīm حكيم "hikmet sahibi, bilge, filozof, tabip" sözcüğünden alıntıdır.

İç Hekim bu bilgilere göre benim sentezimde kendine hakim olan; kendini bilen hikmet sahibi demek. Adil bir yargıç gibi; kesip atmadan, dinleyerek, anlayarak, konuşarak sorunu çözmeye çalışan umudumuz, parçamız bir bileşenimiz.

Peki o zaman, "İç hekimin" sorularından bir kaçı bunlar olmaz mı?

Ne zaman gerçekten kabul etmeyince, fayda gördük? Bi düşünününce, ne zaman; gerginken, öfkeliyken, kaygılıyken, üzgünken vs. gibi olumsuz sıfatlar, ruh halimiz varken kazanç elde ettik? Kaçında kazandık? Bu duyguların temelinde de kabul etmeyişler yok mudur? Bu kabul etmeyişimiz; Her zaman güçlü olamayışımıza, kabullenmemiz gerekirken kabullenmediğimize, olacağına emin olamayaşımıza değil mi? Aslında kabul etmek teslim olmak gibi gözüküyor kabul, ama küçük gibi gözüken büyük bir nüans var kabul etmen gereken; kabul etmeyişin cesaretinden değil, korkundan olabilir? Ama biz korkmayız mı? Malesef, bir tıp hekimi, insan bilimi ile uğraşan biri olarak cevap vereyim, hepimiz korkarız. Bu korkuyu mümkün olduğunca kontrol altında tutmamak, onu soykırıma uğratmak veya onunla barışamamak bir cesaret değil, bir kaçıştır. Ben bunu;

Küçükken doğayı severken, güçlü olduğun bir konuda güçsüzü de anlayıp ona hak verdikten sonra, esas problemin çözüldüğünü görerek; onun ne istediğini, neden güçlerimizin karşılaştığını, neden tartıştığımızı gördükten sonra anlamlandırmaya başladım.

Gücümü; haklı veya haksız, bunu tartışıp ve adil olmaya çalışırken kullanmaya başladım.

Tartışmak yani müzara derken bunun anlamını çok güzel bir adam çok güzel tanımlamış.




"Münarazanın belli başlı kuralları arasında şunlar vardır:

  • Engelleme (İddia eden kişiden delilller istenir, delil gösterilmezse iddia sahibinin iddası kabul edilmez.)

  • Delil Çürütme (Karşılıklı deliller ortaya konularak doğru olanı bulmak.)

  • Hakikatı Bulmak (Karşılıklı deliller sonrasında her iki tarafın doğru olanı bulması.)

"


-İbni Haldun, 14. yüzyıl Türk-İspanyol filozof ve tarihçi, sosyolog'tu.




Yani çok uzatmadan şunu demem gerekiyor; Don Kişot temizdi, güzeldi ama Yel Değirmenlerine saldırmak hayalcilikti çünkü;


Değişim rüzgârları esmeye başladığında bazıları duvar yapar bazıları da yeldeğirmeni.

-Çin Atasözü

gerçekleri kabul edemedi ve bu kabul edemeyiş; olumsuz duygular ve sonuçlar ortaya çıkardı. Sadece gerçekler veya sadece hayaller yok. İkisini de bilip, inanmak, kanıtlamak, istemek ve uğraşmak; sanırım incelenmiş, güzel bir hayat oluyor :)


"Her şey biraz Flu olmalıdır."

-İlker Canikligil




O zaman bu resim, hala direnen sevgilerimi yolladığım Don Kişotlar'a, sizi de seviyorum:)


Don Kişot ve Sançoo Panza

Yıl:1890



Bu yazının Devamı gelecek!



*Kapak fotoğrafı Basel Üniversitesi, Paracelsus 1527'de burada profesör olarak çalışmaya başladı.



Önceki Yazı:


Comentarios


bottom of page